Sözcükte Anlam Konu Anlatımı KPSS Türkçe ders notları PDF olarak sayfanın sonundaki bağlantıdan indirebilirsiniz.
Sözcükte Anlam Konu Anlatımı KPSS
Sözcükte Anlam konusu, sözcüklerin birden fazla anlamlarının bulunması ile ilgilidir.
Bir kelimenin cümle içerisinde farklı bir anlamlar kazanmasına, yani sözcüklerin birden çok anlamı olmasına “Çok Anlamlılık” denir.
Örneğin “basmak” kelimesinin dilimizde kaç farklı anlamda kullanıldığına bakalım:
1.Vücudun ağırlığını verecek bir biçimde ayak tabanını bir yere veya bir şeyin üzerine koymak
“Bastığın yerlerde güller açtı, sarıldı ayaklarına.” – C. Külebi
2.Bir şeyi, üzerine kuvvet vererek itmek
“Motor çalıştıktan sonra debriyaja basarsınız.” – H. E. Adıvar
3.Örtmek, bürümek, kaplamak
“Yollarını ot basmış, çamları yükselip saçaklarına el atmış olan bu büyük köşk.” – M. Ş. Esendal
4.Baskın yapmak
“Ölen kızın intikamını almak için köyü basıp yakmış.” – E. İ. Benice
5. Bir kimse bir yaşa girmek
“On dokuz yaşına yeni basmış, ürkek ve utangaç bir kızdım.” – A. Erhat
6.Duman, sis vb. çevreyi kaplamak, çökmek
“Şehri akşamüstü sis basmıştı.” – S. F. Abasıyanık
7.Bir şeyin etkisinde kalıp eziklik, üzüntü ve ağırlık duymak
“Yüreğinin acısını duyuyordu. Sıkıntı basmış, terlemeye başlamıştı. İzin istedi.” – Y. Z. Bahadınlı
Görüldüğü üzre bir sözcüğün yalnızca bir anlamı bulunmamakta. İşte sözcüklerin farklı farklı anlamlarda kullanılması ile oluşan bu yeni anlamlarını “Sözcükte Anlam Özellikleri” başlığı altınca inceleyeceğiz:
Sözcükte Anlam Özellikleri
Gerçek, Yan, Mecaz ve Terim Anlam
- Gerçek Anlam (Temel Anlam): Bir kelime farklı bir anlamı çağrıştırmayacak şekilde, herkesin bildiği ilk ve kendi anlamında kullanılırsa gerçek anlamda kullanılmış olur.
“Ormanda ateş yakmak tehlikelidir.” cümlesinde orman, ateş, yakmak ve tehlike sözcüklerinin hepsi gerçek anlamı ile kullanılmıştır.
ateş: Yanıcı cisimlerin tutuşmasıyla beliren ısı ve ışık.
orman: Ağaçlarla örtülü geniş alan.
yakmak: yanmasına yol açmak, tutuşturmak
tehlike: Büyük zarar veya yok olmaya yol açabilecek durum.
- Mecaz Anlam (Değişmece): Sözcüğün gerçek anlamından tamamen uzaklaşarak başka bir anlam verecek şekilde kullanılmasıdır. Anlatımda bir anlam inceliği elde etme, söyleyişi daha etkili, daha çarpıcı kılma amacı ile yapılır. Sözcük mecazlığını cümle içerisinde kazanır. Yani bir sözcüğün mecaz olup olmadığını kullanıldığı cümledeki manasına bakarak çözebiliriz.
Ateş ve yakmak sözcüklerini mecaz olacak şekilde örneklendirelim:
“Kendinizi ateşe atıyorsunuz.” cümlesinde ateş sözcüğü, tehlike anlamında kullanılmıştır. Sözcüğün yeni kazandığı bu “tehlike” anlamının, sözcüğün temel anlamı olan “yanıcı cisimlerin tutuşmasıyla beliren ısı ve ışık” anlamı ile ilgisi yoktur. Daha doğrusu, cümlede kendini gerçekten yanan bir ateşe atma anlamı yoktur.
“Biletini ve tatilini boşunu boşuna yaktı.” cümlesinde yakmak sözcüğü, “zamanında kullanılmadığından geçerliğini yitirmek” anlamında kullanılmıştır ve gerçek anlamı olan “tutuşturmak” ile ilgisi yoktur. Daha doğrusu, cümlede anlatılmak istenen biletlerin gerçekten yanıp tutuştuğu değildir.
- Yan Anlam: Kelimenin temel anlamı yanında, kullanıma bağlı olarak kazandığı yeni anlamlardır. Yan anlamlar, mecaz değildir. Sözcüğün ilk anlamı dışında kullanılan diğer gerçek anlamlarıdır.
Örneğin, “Mutfağa gittim, yemeği ateşten indirdim.” veya “Ateşi kırk dereceye yaklaşmış.” cümlelerinde ateş sözcüğü temel anlamı ile ( yanıcı cisimlerin tutuşmasıyla beliren ısı ve ışık ) kullanılmamıştır. Ama mecaz da değillerdir.
Yemek ısıtılan yer ve vücut sıcaklığı anlamında kullanılan ateş sözcüklerinin, temel anlamla bağlantısı devam etmektedir. Isı ile bağlantıları devam etmektedir.
Yine, “Bugün güneş çok yakıyor.” dersek, yakmak sözcüğünü akla ilk gelen anlamı ile değil diğer bir anlamı ile kullanmış oluruz.
Türkçede ayak, göz, parmak, boğaz, burun, sırt gibi organ adları da epey yan anlamlara sahiptir. Birçok kaynakta yan anlama örnek olarak yalnızca bu sözcükler verilir: Masanın ayağı, çekmecenin gözü, İstanbul Boğazı, Sinop Burnu, dağın sırtı vb. gibi.
Gerçek Anlam | Yan Anlam | Mecaz Anlam |
Başındaki tokayı çıkarttı. | Merdiven başında seni bekliyor. | Başı bağlanacak yaşa gelmiş. |
Kırık koluyla oynuyor. | Ekmek kırıklarını kuşa ver. | Kırık bir kalp benimki. |
Saçları kesikken daha güzel. | Parmağındaki kesik canını acıtıyor. | Kulağı kesik birine benziyor. |
Boş bardakları kaldırın. | Boş kadro kalmadı. | Boş tesellilere aldanmayalım. |
- Terim Anlam: Bir bilim, sanat, meslek dalıyla veya bir konu ile ilgili özel ve belirli bir kavramı karşılayan kelimeler terim anlamlı sözcüklerdir.
“Tabanı otuz metre kadar tutan bir eşkenar üçgen biçimindedir.”
“Bu notaları çalarken dikkat et.”
“Yarı ofsayt durumlardan sürekli kol çıkartır.”
“Bu oyun iki perdeden oluşacak.”
Somut, Soyut, Nitel, Nicel Anlam
- Somut Anlam: Doğada varlığı bulunan ve duyu organlarımız ile algılaya bildiğimiz varlıkları karşılayan sözcükler somut anlamlı sözcüklerdir:
İnsan, hayvan, kedi, kuş, gemi, araba, deniz, göl, silgi, kalem, defter, hava, su, toprak, şeker gibi birçok sözcük örnek gösterilebilir.
Somut sözcüğünün ortasındaki “m” harfini maddenin m’si olarak düşünebilirsiniz.
Somut anlamlı bir kelime soyut bir anlam ifade edecek şekilde kullanılabilir. Buna soyutlama da denir: “Taş kalpli bir insansın.” cümlesinde “somut bir sözcük olan taş” duygusuz, kötü kalpli anlamında soyut bir anlama gelecek şekilde kullanılmıştır.
Soyutlama yapılan sözcük aslında mecaz anlam kazanır. Soyutlamayı bulurken mecazlara dikkat edebilirsiniz.
- Soyut Anlam: Var olanı değil, varlıkları değil, kavramları karşılayan sözcükler soyut anlamlıdır. Soyut anlamlı sözcükler varlığı karşılamadığından duyu organları ile algılanamaz.
Hayal, rüya, sevgi, aşk, özgürlük, nefret, üzüntü gibi birçok sözcük örnek gösterilebilir.
Soyut anlamlı bir kelime somut bir anlam ifade edecek şekilde kullanılabilir. Buna somutlama da denir: “Mutluluk sanki bana düşman.” cümlesinde “soyut bir sözcük olan mutluluk” somut bir varlıkmış gibi davranış sergileyecek şekilde kullanılmıştır.
Soyutlama yapılan yerde aslında kişileştirme veya benzetme söz konusudur.
- Nicel Anlam: Nicelik, bir şeyin sayısal olarak ölçülebilen özellikleridir. Bir kelime bir şeyin sayısal olarak ölçülebilen bir özelliğini belirtecek şekilde kullanılırsa nicel anlamda kullanılmış olur.
Uzun, kısa, dar, geniş, yüksek, alçak, büyük, küçük, haff, ağır gibi birçok sözcük örnek gösterilebilir.
Nicel sözcüğündeki “c harfini cetvelin c’si olarak düşünebilirsiniz.
- Nitel Anlam: Nitelik, bir şeyin sayısal olarak ölçülemeyen özellikleridir. Bir kelime bir şeyin sayısal olarak ölçülemeyen bir özelliğini belirtecek şekilde kullanılırsa nitel anlamda kullanılmış olur. Bir şeyin nitel özellikleri, daha çok nasıl oldukları, nasıl göründükleri ile ilgilidir.
Güzel, çirkin, iyi, kötü, huysuz, sinirli, yakışıklı, eski, yeni gibi birçok sözcük örnek gösterilebilir.
Tüm sözcükler cümle içinde anlamlarını kazanır. Öyle ise bir sözcüğün nicel mi nitel mi olduğuna bakmak için cümlede kullanılan anlamına bakmak gerekir:
“Dar düşünceli insanlara katlanamıyorum” (Nitel)
“Dar bir koridorda yürüdük.” (Nicel)
Sözcükler Arası Anlam İlişkisi
Sözcükte anlam konusunun bir başka başlığı olan sözcükler arası anlam ilişkisinde, kelimelerin birbirleri arasında oluşturdukları anlam ilişkilerini inceleyeceğiz:
Eş Anlamlı, Eş Sesli, Yakın Anlamlı, Zıt Anlamlı Sözcükler
Eş Anlamlı Sözcükler
- Farklı sözcükler oldukları halde aynı anlamda kullanılan sözcükler arasında eş anlamlılık ilişkisi vardır.
- Bu kelimeler eş anlamlı olarak adlandırılır.
Ad-isim, sözcük-kelime, yaşlı-ihtiyar, anı-hatıra, asır-yüzyıl,akıl-us, düşünce-fikir özgürlük-hürriyet vb. kelimeler eş anlamlı kelimelerdir.
Zıt Anlamlı Sözcükler
- Anlamları birbirine zıt, anlamları birbirinin tam tersi olan kelimeler arasında zıt anlamlılık ilişkisi vardır.
- Bu kelimeler zıt ya da karşıt anlamlı sözcükler olarak adlandırılır.
Ağır / hafif, aşağı / yukarı, büyük / küçük, düz / eğri, iyi / kötü, ileri / geri, ucuz / pahalı, zor / kolay vb. sözcükler karşıt anlamlı sözcüklerdir.
Olumsuzluk ile zıtlık birbiriyle karıştırılmamalıdır: Tuzlu ile tutsuz gelmek ile gelmemek birbirinin zıttı değildir.
Yakın Anlamlı Sözcükler
- Bazı sözcükler tam olarak aynı anlamı ifade etmese de anlamları birbirine yakındır.
Anlaşmak / uyuşmak, göndermek / yollamak, çalışmak / çabalamak / koşuşturmak, yola çıkmak / yola düşmek / yola koyulmak vb. sözcükler yakın anlamlıdır.
Eş Sesli Sözcükler
- Söylenişleri ve yazılışları aynı fakat anlamları farklı olan sözcüklerdir.
Toprak parçası olan kara ile bir renk olan kara sözcüğü gibi.
Bir sayıyı ifade eden yüz ile çehre anlamına gelen yüz sözcüğü gibi.
Küçük dere anlamındaki çay ile içecek türü olan çay gibi.
Yâr ile yar, kâr ile kar, hâlâ ile hala sözcükleri sesteş değildir.
Ad Aktarması (Mecazımürsel), Dolaylama, Güzel Adlandırma, Deyim Aktarması
- Ad Aktarması (Mecazımürsel): Ad aktarması yapılırken anlatılmak istenilen herhangi bir nesne ya da varlık, doğrudan söylenilmek yerine bir parçası ya da özelliği söylenilerek aktarılır. Kısaca, bir sözcüğün benzetme amacı güdülmeden başka bir sözcüğün yerine kullanılmasıdır.
İstanbul iptal edilen seçimlere çok tepkili. (İstanbul ile kastedilen İstanbul’da yaşayan halk)
Evi geçen hafta taşıdık. (Evdeki eşyaları)
Sobayı yakmak oldukça zor. (Sobanın içindeki kömür, odun)
Turgut Uyar okumayı severim. (Turgut Uyar kitaplarını)
Evden izin almam gerek. (aile bireyleri)
- Dolaylama: Tek sözcükle ifade edilebilen bir kavramı birden çok sözcükle ifade etmeye dolaylama denir. Amaç sözü etkileyici kılmak, anlatımı güçlendirmektir.
File bekçisi (kaleci), meşin yuvarlak (top), bacasız sanayi (turizm), delikli demir (tüfek), evin direği (baba), beyaz perde (sinema), beyaz cam (televizyon), ekmek kapısı (iş), Altın boynuz (Haliç), Kara kıta (Afrika), Yavru vatan (Kıbrıs), Güller diyarı (Isparta), Kızıl gezegen (Mars), Yedi tepeli şehir (İstanbul), Medeniyetler beşiği (Mezopotamya), Ege’nin incisi (İzmir),Ulu önder (Atatürk), Sanat güneşi (Zeki Müren), Minik serçe (Sezen Aksu), Cep Herkülü (Naim Süleymanoğlu) vb…
- Güzel Adlandırma: Olumsuz olduğu düşünülen bazı kavramları kibarca adlandırmadır.
verem → ince hastalık
kör → görme engelli
sağır → işitme engelli
cenaze → son yolculuk
- Deyim Aktarması (Anlam Aktarması): Deyim aktarması aralarında benzetme ilişkisi kurulan iki şeyin adından birinin geçici bir süre ile diğer adın yerine kullanılması olayıdır.
a) İnsandan doğaya aktarma: İnsanın fiziksel veya ruhsal bir özelliğini doğada var olan bir varlığa aktarma işidir.
Örneğin baş sözcüğü doğada yolun başı, hükümetin başı, dağın başı vb. anlamlarda kullanılmaktadır. (Yan anlam oluşturur, insana ait organların yan anlamda kullanılması)
Kişileştirme yolu ile de yapılır: bulutların neşesi, ağaçların konuşması vb.
b) Doğadan insana aktarma: Doğada var olan hayvan, meyve, sebze, cisim vb. nitelik anlamlı sözcükler insan için kullanıldığında bu anlam olayı ortaya çıkar.
Örneğin kurnaz insanlar için tilki, güçlüler için aslan, argoda hıyar, tatlı adam, olgun kişi vb. (Benzetme sanatı elde edilir.)
c) Doğadan doğaya aktarma: Doğada var olan hayvan ve bitki adları benzetme yoluyla birbirlerine ad olur veya benzetme yapılan iki unsur da doğa ile ilgilidir.
Örneğin, kuzukulağı bitkisi. Örneğin, uluyan fırtına, tazı gibi at.
ç) Duyular arası aktarma: İnsanın sahip olduğu beş duyusu arasında yapılan aktarım çeşididir. Anlama güzellik katmak için yapılır.
Örneğin “tatlı bir söz” yapısında tatlı tatma duyusuyla algılanabilirken söz işitme duyusudur. Yani tatmadan işitmeye bir aktarım yapılmıştır.
Söz Öbeklerinde Anlam
Deyimler
- Gerçek anlamından farklı bir anlam taşıyan ve çekici bir anlatım özelliğine sahip olan kalıplaşmış söz öbeklerine deyim denir.
- Deyimler halkın ortak mirasıdır ve kalıplaşmış olduğundan değiştirilemez.
- Deyimlerdeki anlatım güzelliği deyimlerin mecaz anlamlı olmasındandır.
- Deyimler bir dildeki en önemli zenginliktir. Olayları ya da durumları kısa, özlü, net, kıvrakça ifade eden tabirlerdir.
Abayı yakmak, aşağıdan almak, bağrına taş basmak, buluttan nem kapmak, çileden çıkmak, dalga geçmek, el ele vermek, karşı gelmek, mercimeği fırına vermek, nalları dikmek, saman altından su yürütmek, üç buçuk atmak, yasak savmak, yüzgöz olmak, zılgıt vermek, göze girmek, gözden düşmek, kulağı delik, eli açık, tepesi atmak, gönül almak, göze gelmek, dile düşmek, küplere binmek, Atı alan Üsküdar’ı geçti vb.
Deyimleri atasözünden ayıran özellik: Deyimlerin bir durumu anlatması, öğüt vermemesidir. Örneğin abayı yakmak, aşık olma durumunu anlatır, öğüt vermez.
Cümle düzeyinde deyimleri atasözünden sadece bu şekilde ayırabilirsiniz.
Örneğin “Atı alan Üsküdar’ı geçti.” cümlesinde herhangi bir öğüt verilmez, bu yüzden bu cümle düzeyinde bir deyimdir.
Atasözleri
- Atasözü ya da atalar sözü, halkın ortak ürünü olan, halkın olaylar ve durumlar karşısında edindiği tecrübe ve gözleme dayalı, öğüt verici nitelikte özlü, kısa, çarpıcı kalıplaşmış cümlelerdir.
- Atasözleri, söz oyunlarına ve zengin bir anlatıma dayalı, gerçek anlamı dışında derin bir anlam taşıyan mecazlı sözlerdir.
- Atasözleri, kalıplaşmış olduğundan değiştirilemez.
- Deyimlerle birlikte atasözleri bir milletin geçmişten bugüne dünya görüşünü, felsefesini, olaylara bakış açısını gösteren binlerce yıllık birikimlerdir.
- Bu yüzden bir Türk atasözünü, Anadolu’da yaşayan Türk de Kazakistan’daki Türk de Kırgız da Türkmen de Azeri de bilir, kullanır. Bu yüzyılda kullanılan atasözü bundan bin yıl önce de var olduğu gibi bin yıl sonra da var olacaktır.
Âlet işler, el övünür. Ak akça kara gün içindir. Çalma elin kapısını, çalarlar kapını. Ağlamayan çocuğa meme vermezler. Güzele bakmak sevaptır. Eşek hoşaftan ne anlar denesini yer suyunu bırakır vb.
İkilemeler
- Anlamı pekiştirmek, anlatımı güçlendirmek için kalıplaşmış şekilde arka arkaya söylenen iki kelimeden meydana gelen söz öbeklerine ikileme denir. İkilemeler oluşturulma şekillerine göre sınıflandırılabilir:
- Aynı sözcüklerin tekrarı ile oluşanlar: ağır ağır, yavaş yavaş, hızlı hızlı vb.
“Ama bu yeni şiir, yavaş yavaş yayılıp birçok kimse tarafından da tutulunca iş değişti.” – O. V. Kanık
- Eş ya da yakın anlamlı sözcüklerin tekrarı ile oluşanlar: ses seda, yorgun argın, zarar ziyan, mutlu mesut, doğru dürüst, eş dost vb.
“Bak hele üzerinden ses seda uzaklaşır,
Düşerim gerilere, iyceden iyceden.” – F. H. Dağlarca
- Karşıt anlamlı sözcüklerin tekrarı ile oluşanlar: aşağı yukarı, iyi kötü, ileri geri, acı tatlı, altı üstü vb.
“Her birimiz iyi kötü bir vitrin taşımaktayız göğüs kafesimizde.” – E. Şafak
- Biri anlamlı diğeri anlamsız sözcüklerin tekrarı ile oluşanlar: çoluk çocuk, eski püskü, yarım yamalak, yırtık pırtık, gelmek melmek vb.
“Kentler, büründüğümüz kıyafetler gibidir. Kimi zaman bol, dökümlü, zengin gösteren, kimi zaman eski püskü, gariban ama mağrur…” – A. Erdoğan
- Her ikisi de anlamsız sözcüklerin tekrarı ile oluşanlar: abur cumur, mırın kırın, paldır küldür vb.
“Olumlu, verimli bir işe adayacağı zamanını, abur cubur işlere harcamak ağırlarına gider.” – H. Taner
- Yansıma sözcüklerin tekrarı ile oluşanlar: şırıl şırıl, gıcır gıcır, gürül gürül, fokur fokur, cik cik, miyav miyav, pır pır vb.
“İdare lambası pır pır edip duruyordu sofadaki merdiven başında.” – Ç. Altan
Yansıma sözcükler insanların doğada duyduğu sesleri taklit edip türettikleri sözcüklerdir.
Sözcükte Anlam KPSS Türkçe Çıkmış Soru Örnekleri
Folklorik öğelerin kalıplaşmış bir yapısı vardır; bu da yaratıcılığı sınırlar, diyenler var. Bana göre yanlış bir saptamadır bu. Böyle diyenlerin belleklerinde klişeleşmiş bazı şiirler var. Oysa gerçek çok farklıdır. Folklordan yararlanma türden türe ya da sanatçıdan sanatçıya değişiklik gösterir. Hiçbir zaman folklorik öğeler olduğu gibi kullanılmaz, bunun için de anlatım donup kalmaz.
Bu parçada geçen “donup kalmamak” sözüyle arılatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir? (KPSS 2006)
A) Anlamını yitirmemek
B) Dolaylı söyleyişlere yönlendirmek
C) Basmakalıp bir nitelik kazanmamak
D) Anlatım yeteneğini engellemek
E) Kurallara uygun davranmak
ÇÖZÜM: “Donup kalmamak” sözüyle her zaman aynı şeyleri vermemek, değişime açık olmak anlatılmaktadır. Şıklarda bunu içeren söz de basmakalıp bir nitelik kazanmamaktır.
CEVAP: C
Altı çizili sözcüklerden hangisi gerçek anlam dışında kullanılmamıştır? (PMYO 2003)
A) Onun kadar çiğ adam görmedim.
B) Söylediği son sözler çok çiğ kaçtı.
C) Yumurtayı kırdı, ciğ ciğ içti.
D) Bula bula bu çiğ renkli şeyi mi buldun?
E) Resimdeki çiğ sarı çok dikkat çekiyor.
ÇÖZÜM: “Çiğ” sözcüğü pişmemiş olan anlamında kullanılırsa gerçek anlam kazanır, bunun dışındaki anlamlar mecazdır. “Yumurtayı kırdı, çiğ çiğ içti” cümlesinde “çiğ” sözcüğü gerçek anlamıyla kullanılmıştır.
CEVAP: C
Kendi aralarında üç beş sözcükle konuşan gençlerimizi gördükçe onların, beyin ve dil yetilerinin daha gelişme evresindeyken kurumuş olmasından kaynaklanan sözcüksel çölleşme içinde olduklarının ayrımına varıyorum.
Bu cümledeki altı çizili sözle anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisi olamaz? (KPSS 2011)
A) Anlatımsal yavanlık
B) Düşünsel sınırlılık
C) Duyguları yansıtmada eksiklik
D) Algısal yetersizlik
E) Kural tanımazlık
ÇÖZÜM: “Sözcüksel çölleşme” sözü olumsuz bir durumu anlatmak için kullanılmıştır. Çözleşme sözcüğü, yetersizliği,eksikliği anlatır. Bu nedenle “Anlatımsal yavanlık, algısal yetersizlik, duyguları yansıtmada eksiklik, düşünsel sınırlılık” yargılarına ulaşabiliriz.
CEVAP: E
Sözcükte Anlam Konu Anlatımı KPSS Türkçe ders notları PDF olarak sayfanın sonundaki bağlantıdan indirebilirsiniz.
Sözcükte Anlam Konu Anlatımı KPSS Türkçe PDF olarak indirmek için tıklayınız.
Sözcükte Anlam Çıkmış Sorular Testini çevrim içi çözmek için tıklayınız.
Sözcükte Anlam Konu Anlatımı KPSS , Sözcükte Anlam Konu Anlatımı KPSS Türkçe, Sözcükte Anlam Konu Anlatımı KPSS Ders Notları, Sözcükte Anlam Konu Anlatımı KPSS özeti, Sözcükte Anlam Konu Anlatımı KPSS 2022, Sözcükte Anlam Konu Anlatımı KPSS Ders Notları, Sözcükte Anlam Konu Anlatımı KPSS PDF ders notları ücretsiz olarak indirebilirsiniz.