12.Sınıf Edebiyat 4.Ünite Özeti Roman Konu Anlatımı PDF Ders Notları

12.Sınıf Edebiyat 4.Ünite Özeti Roman Konu Anlatımı, Türk Dili ve Edebiyatı 11.Sınıf Roman Konu Özeti, 12.Sınıf Edebiyat 4.Ünite Roman Ders Notlarını PDF olarak indirebilirsiniz.

12.Sınıf Edebiyat 4.Ünite Roman Konu Anlatımı PDF Ders Notları PDF (1)

12.Sınıf Edebiyat 4.Ünite Özeti Roman Konu Anlatımı

Bu Ünitede,, “1923-1950 arası Türk edebiyatında roman türünü, 1950-1980 arası Türk edebiyatında roman türünü, 1980 sonrası Türk edebiyatında roman türünü, Türk dünyası edebiyatında roman türünü, dünya edebiyatında roman türünü” öğreneceğiz.

1923 – 1950 Arası Türk Edebiyatında Roman

Cumhuriyet’in ilanıyla birlikte romancılığımız teknik açıdan gelişmiş, yeni içeriklerle geniş bir okur kitlesine ulaşmıştır.

1923 -1950 arası dönemde kimi sanatçılar bazı yönelimlere göre eser verirken kimi sanatçılar da bireysel çalışmalar yapmıştır.

Bu dönem romanlarında öne çıkan konulardan biri Kurtuluş Savaşı’dır.

Yakup Kadri Karaosmanoğlu’nun Yaban, Halide Edip Adıvar’ın Ateşten Gömlek ve Vurun Kahpeye, Kemal Tahir’in Yorgun Savaşçı, Ahmet Hamdi Tanpınar’ın Sahnenin Dışındakiler, Tarık Buğra’nın Küçük Ağa adlı romanı Kurtuluş Savaşı’nı ele alan eserlerdir.

Cumhuriyet’in ilk on yılında yazarlar, genellikle toplumsal sorunlara yönelmişlerdir. Cumhuriyet rejimi, Anadolu yaşamı, Atatürk devrimleri, yoksulluk, olanaksızlık gibi konularda eserler vermişlerdir.

Sabahattin Ali, Sadri Ertem gibi sanatçılar ezilenlerin haklarını arama gibi belirginleşen toplumcu gerçekçi yönelimle eserler yazmıştır.

Halide Edip Adıvar, Yakup Kadri Karaosmanoğlu gibi yazarlar memleket sorunlarına değinen romanlar yazarken Memduh Şevket Esendal gibi yazarlar da daha çok insanın bireysel yaşamını konu edinmiştir.

Aka Gündüz, Mahmut Yesari gibi yazarlar belli bir ileti çerçevesinde oluşturulan eserler verirken Ahmet Hamdi Tanpınar, Peyami Safa gibi yazarlar da bireyin iç sorunlarına değinen romanlar yazmıştır.

Cumhuriyet Dönemi Türk romanında birçok yazar, bireyin iç dünyasına yönelik eserler kaleme almışlar; psikoloji açısından olay, mekân gibi ayrıntılara değinmişlerdir.

Halide Edip Adıvar’ın Handan, Peyami Safa’nın Dokuzuncu Hariciye Koğuşu, Ahmet Hamdi Tanpınar’ın Huzur, Sâmiha Ayverdi’nin İnsan ve Şeytan, Yusuf Atılgan’ın Aylak Adam, Erhan Bener’in Oyuncu adlı eserleri kişilerin ruhi durumlarının tahlil edilmesi açısından psikolojik romana örnek verilebilir.

Cumhuriyet Dönemi’nde kimi yazarlar da tezli roman türünde eser vermiştir. Tezli roman toplumsal ya da siyasal bir sorunu konu alan ve bunu bir teze dayalı şekilde işleyen roman türüdür. Anlatıcı, eserinde bir görüşü savunur. Yakup Kadri Karaosmanoğlu’nun Yaban’ı, Kemal Tahir’in Devlet Ana’sı tezli romana örnek verilebilir.

1950 – 1980 Arası Türk Edebiyatında Roman

1950’den itibaren Türk romancılığında farklı yönelimler ortaya çıkmış, birçok sanatçı hem bu yönelimlerin doğrultusunda hem de bireysel yaklaşımlarla eser vermiştir.

1950’li yıllardan itibaren Türk edebiyatında köy ve kasaba gerçeğine değinen romanlar görülmeye başlanır.

Yaşar Kemal, Orhan Kemal, Fakir Baykurt, Talip Apaydın, Kemal Tahir, Mahmut Makal, Dursun Akçam, Necati Cumalı, Tarık Buğra gibi yazarlar köy-kasaba edebiyatı olarak da adlandırılan bu yönelimin önde gelen yazarlarındandır.

Tarihî duyarlılığa sahip Mustafa Necati Sepetçioğlu, Hüseyin Nihal Atsız gibi romancılar tarihsel olayları, kişileri, millî konuları eserlerinde ele almışlardır.

Sâmiha Ayverdi, Emine Işınsu, Sevinç Çokum, Mustafa Miyasoğlu, Ömer Okçu (Hekimoğlu İsmail), Bahaeddin Özkişi, Rasim Özdenören gibi romancılarımız da dinî hassasiyeti ön planda tutarak eserler vermiştir.

1960’lardan itibaren Türk romancılığında “yenilikçi anlayış” da denen, modernizmi esas alan romanlar yazılmıştır. Modernizmden beslenerek farklı anlatım teknikleri ve postmodernist anlayışla yazılan romanlar ise romancılığımızın farklı bir yönüdür. Yusuf Atılgan, Adalet Ağaoğlu, Ferit Edgü,
Pınar Kür, Oğuz Atay gibi sanatçılar bu tarzlarda romanlar yazmıştır.

Cumhuriyet Dönemi Türk romanında tarihî olayları ele alan romanlar da yazılmıştır. Bu eserlerde yazarlar geçmişin şanlı dönemlerini anlatarak millî bir uyanış gerçekleştirmeye, topluma tarih bilinci aşılamaya çalışmışlardır. İttihat ve Terakki, Mütareke ve Millî Mücadele, I. Dünya Savaşı gibi yakın zamana ait tarihî olayları konu edinen yazarlara Halide Edip Adıvar, Reşat Nuri Güntekin, Nahit Sırrı Örik, Mithat
Cemal Kuntay gibi romancılarımız örnek verilebilir.

Kimi yazarlar ise Osmanlı İmparatorluğu’nun şanlı dönemlerini ele almışlardır. Kemal Tahir’in Devlet Ana, Tarık Buğra’nın Osmancık romanları buna örnek verilebilir.

1980 Sonrası Türk Edebiyatında Roman 

1980 öncesi modernizmin etkisinde eser veren sanatçılar 1980 sonrasında dünyadaki gelişmelerin de etkisiyle postmodernist tarzda romanlar yazmaya başlamışlardır.

Orhan Pamuk, İhsan Oktay Anar, Bilge Karasu, Rasim Özdenören, Nedim Gürsel gibi birçok yazar bu yönelime örnek verilebilir.

Bu dönem romancılığımızda, olağanüstü unsurlara dayalı alegorik anlatımdan ve hayal gücünden yararlanılarak okuyucuyu gizemli bir dünyaya sürükleyen fantastik roman türünde de eserler verilmiştir. Barış Müstecaplıoğlu, Orkun Uçar, Alp Aras, Gündüz Öğüt, Saygın Ersin gibi yazarlar bu roman türüne örnek verilebilir.

Yine bu dönemde günlük yaşantıda rastlanamayan, ilginç, farklı, gizemli olayları konu edinen macera ve polisiye türünde romanlar da yazılmaya başlanmış ve giderek yaygınlaşmıştır. Osman Aysu, Ahmet Ümit, Celil Oker, Cenk Eden, Birol Oğuz gibi yazarlar bu türlerde eser veren sanatçılardır.

1980’lerden itibaren yazarlarımız postmodernizmin metnin yapısını şekillendiren kimi özelliklerinden ustaca yararlanmışlardır.

Postmodern Romanın Yapı Özellikleri

Geleneksel roman, birçok yönüyle standart, mantığa dayalı bir içeriğe sahiptir. Yazarlar, nesnel yaklaşımla ele aldığı konuyu belirgin kişi, mekân ve zaman çerçevesi içinde aktarır.

Postmodern romanda ise yazar, gerçekliği öznelleştirip kurguyu değiştirir.

Postmodernist yazarın bir kurguyla yetinmeyip kurgu içinde kurgu oluşturmasına üst kurmaca denir. Yazar, bunu yaparken de anlatımının kurmaca olduğunu okura sezdirir ya da doğrudan söyler.

Postmodernist roman, fantastiği gerçeklikle sentezleyerek okura sunar. Fantastik öge, olmayacak bir durumun olmuş gibi aktarılması, hayalî unsurların kullanılmasıdır.

Postmodernist roman anlayışında tarihî bir olay, durum ve kişilerden yararlanmaya tarihe yönelme adı verilir.

Tarih, ders veren bir öge olarak algılanmaz. Postmodernist romanda tarih, yazarın kurgusunu yerleştirmek için kullandığı bir fondur. Tarihin oluşumuna büyük katkı sağlamayan kişi ve olaylar ele alınır. Kimi zaman da tarihî büyük kişiler olağan yaşantıları içinde romana yansıtılır.

Postmodernizmde yazarın resim, müzik, bilim, siyaset, din vb. edebî metnin alanında yer almayan her şeye yönelik yaptığı dolaylı alıntıya metinler arasılık denir.

Metinler arasılık bir hatırlatmadır, bu hatırlatma özgün ve bireyseldir. Böylelikle tarihî dönemlerde üretilmiş bilgiler, sözler, düşünceler doğrudan ya da dolaylı biçimde kurmaca esere eklenir. Böylece yazar, sahip olduğu kültürel donanımını eserine katar.

Pastiş bir yazarın, başka bir yazarın ya da anlatım türünün dil ve anlatım özelliklerini taklit etmesidir.

Parodi, belli bir metnin konusunun örnek alınmasıdır. Bir başka deyişle parodi, bir metinden yeni bir metin oluşturmaktır.

İroni, başka bir eserle kurulan ilişkide mizahi bir niteliği amaçlamaktır. Yazar, örnek aldığı metnin biçim ve içerik özelliklerini, kurgu tekniklerini alaya almak ya da okuyucuyu eğlendirmek amacıyla metni değiştirir. Böylece bir yapıttan gülünç, eğlendirici yeni bir yapıt türetir.

Türk Dünyası Edebiyatında Roman 

Türk dünyası edebiyatı ile Türkiye dışında yaşayan Kırgız, Kırım, Türkmen, Azeri, Özbek, Tatar gibi bütün Türk boylarının oluşturdukları edebiyat kastedilmektedir.

Bu boylar, uzun süre Sovyetler Birliği’ne bağlı olarak yaşamışlardır. Sovyetlerin ideolojik yapısına rağmen bu dönemde bile dil ve anlatım yönünden başarılı eserler vermişlerdir.

Bu eserler incelendiğinde eserlerde Rus edebiyatının izlerini görmek mümkündür. Bağımsız birer cumhuriyet hâlinde varlıklarını sürdürmeleri ise ancak Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra mümkün olmuştur.

Türk dünyası edebiyatında şiir, roman, hikâye, tiyatro gibi pek çok edebî türde yazılmış örnekler vardır. Bu edebiyatlarda da roman ve hikâye türleri bir anda oluşmuş değildir. Sözü edilen türlerin ortaya çıkışında halk hikâyelerinin, destanların, efsanelerin, mesnevilerin, Batılı eserlerin ve bazı Rus yazarların etkisi vardır. Eserlerde genellikle savaş (özellikle II. Dünya Savaşı), aşk, halkın yaşantısı  gibi konular işlenmiştir.

Türk dünyası edebiyatının önemli roman ve hikâye yazarları arasında Neriman Nerimanov, İsa Hüseynov, Sabir Ehmedov, Seyid Hüseyin (Azeri edebiyatı); Musa Akyiğit, Muhammed Zahir Bigi (Tatar edebiyatı); Cengiz Dağcı, İsmail Gaspıralı (Kırım edebiyatı); Cengiz Aytmatov, Ali Tokombaev (Kırgız edebiyatı) gibi isimler sayılabilir.

Dünya Edebiyatında Roman

Dünya edebiyatında Ernest Hemingway, John Steinbeck, Stephan Zweig, Tolstoy, Dostoyevski, J. D. Salinger, Harper Lee, Gabriel Garcia Marquez pek çok önemli roman yazarı vardır.

XX. yüzyıl; dünya edebiyatında her ülkedeki değişim ve gelişimin, bu değişim ve gelişimin yarattığı çelişkilerin, insanın iç dünyasında oluşan ikilemlerin yansıtıldığı bir dönem olur. Sanatçılar yaşamın anlamını, çağın genel görünümünü yansıtma eğilimine girer. Gerçeğe giden yol tek olmadığı için her ülkenin yazarları yeni arayışlar, yeni yönelimler içerisindedir.

Bu yönelimlerden birisi de “Büyülü Gerçeklik”tir.

Büyülü gerçeklik, Latin Amerika yazarları ve onların eserleri için kullanılan bir tanımdır. 1960’tan sonra bazı yazarların sıra dışı bir anlayış geliştirmesiyle oluşan bir yönelimdir. Latin Amerika’da yeni bir anlatım olanağı ile etkili olmuştur. Özellikle roman türünde başarılı örnekler verilmiştir. Akımın yayılmasında Avrupa ve İspanya’daki yayıncıların da etkisi büyüktür.

Bu akımda okur, romanın içinde temel bir ögedir. Yeni yöntemlerin sayesinde geleneksel romanın anlatım kalıplarından uzaklaşılır. Eserlerde, toplumun her kesiminden insana ait bir dil tercih edilir.

Değişik kahramanlar ve anlatıcılar kullanılır. Gerçeklikten uzak durularak düş gücüne, büyüye dayalı bir kurguya yönelinir.

Gerçeküstü ve fantastik unsurlarla gerçeklik birlikte kurgulanır.

Tema; düşler, hayaller, mitler, perilerle dolu masalımsı anlatımla verilir.

Okuru her an şaşırtan durumlar ele alınır.

Sözlü halk kültürüne ait mitler, masallar, destanlar, efsaneler ve halk hikâyeleri yapı ve anlatım olanakları açısından ustaca karıştırılarak kullanılır.

Jorge Luis Borges’in (Corc Luyis Borges) Alçaklığın Evrensel Tarihi adlı eseri, büyülü gerçeklik akımının ilk eseri olarak kabul edilir. Yönelimin en önemli eseri ise Gabriel Garcia Marquezin Yüzyıllık Yalnızlık romanıdır.

Bizim edebiyatımızda ise bu yönelimin bazı özellikleri Latife Tekin, Yaşar Kemal, İhsan Oktay Anar ve Nazlı Eray gibi yazarlarda yer yer görülmektedir.

12.Sınıf Edebiyat 4.Ünite Özeti Roman Konu Anlatımı, Türk Dili ve Edebiyatı 11.Sınıf Roman Konu Özeti, 12.Sınıf Edebiyat 4.Ünite Roman Ders Notlarını PDF olarak indirebilirsiniz.

12. SINIF 4. ÜNİTE ROMAN PDF OLARAK İNDİRMEK İÇİN TIKLAYINIZ.

Türk Dili ve Edebiyatı Ünite Özetleri PDF OLARAK İNDİRMEK İÇİN TIKLAYINIZ.

Yorum yapın